Konjonktiva, göz küresinin yüzeyini yani sklera ve göz kapaklarının iç kısmını örten ince ve şeffaf bir zardır. Histolojik olarak çok katlı prizmatik epitel yapısındadır. Limbus bölgesinde ise çok katlı yassı epitel halini alır. Konjonktivitler tüm göz hastalıkları içinde muhtemelen en sık görülen ve en çok reçete yazılan hastalık grubunu oluşturmaktadır.

Konjonktivitler enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz olarak 2 grupta incelenebilir.

Konjonktivit nedenleri

1) Enfeksiyöz konjonktivitler

Enfeksiyöz konjonktivitler, bakteri, virüs ve klamidyalara bağlı olarak gelişebilir. Bakteriyel konjonktivitlerde kırmızı göz, gözde yanma batma, pürülan akıntı, çapaklanma, lakrimasyon şikayetleri görülür. Bakteriyel konjonktivitler sıklıkla stafilokok, streptokok, hemophilus influenza gibi bakterilerle enfeksiyon sonucu gelişir. Tedavi, antibiyotikli damla ve pomatlarla yapılır.

Viral konjonktivitler sıklıkla adenovirus enfeksiyonu sonucu gelişir. Bakteriyel konjonktivitlerde görülen pürülan akıntı yerine viral konjonktivitlerde mukoid akıntı gelişir. Gözde yanma batma vardır. Biomikroskopik muayenede punktat epitel keratiti ve folliküller gözlenir. Preauriküler lenfadenopati yapabilir. Bir kapak tümörü olan molluscum contagiosumda da salınan viral partiküllere bağlı olarak folliküler konjonktivit gelişebilir. Viral konjonktivitlerin spesifik bir tedavisi yoktur. Antiviral ilaçlar, kortikosteroidli damlalar kullanılabilir.

Klamidyal konjonktivitler, cinsel yolla bulaşan inklüzyon konjonktivit (Chlamidya trachomatis A-C tipleri) ve trahomdan (Chlamidya trachomatis D-K tipleri) oluşur. Trahom gelişmekte olan ülkelerde, kötü hijyen koşullarında yaşayan toplumlarda epidemilere neden olarak ciddi görme kaybına yol açabilen bir hastalıktır. Kapakta şekil bozukluğu sonucu entropion, trikiyazis, kornea ülseri ve kuru göz yapabilen bir hastalıktır. Dünyada körlük nedenleri arasında 3. sıradadır. Ciddi bir sağlık sorunu olmasına karşın tedavisi ucuz bir ilaç olan tetrasiklin içeren pomadlarla yapılabilir.

Neonatal konjonktivitler, yenidoğan döneminde görülür. Bir zamanlar yenidoğanlarda kullanılan gümüş nitrat maddesine bağlı olarak görülüyordu. Neisseria gonorrhea, clamidya gibi mikroorganizmalarla enfeksiyon sonucunda da gelişebilir. Neonatal konjonktivitler dikkatle ele alınması gereken bir hastalık grubudur. Uygun tedavi yapılmazsa korneada delinme ve körlüğe gidebilir.

Her iki gözü etkileyen adenoviral konjonktivit izleniyor

2) Non-enfeksiyöz konjonktivitler

Akut allerjik konjonktivit

Bu grupta saman nezlesi olarak tanımlanan durum yer alır. Fornikslere yerleşen polen ile konjonktivada ani gelişen ödem ve kaşıntı ile karakterizedir. Hastalık akut başlangıçlıdır ancak saatler içinde kendiliğinden düzelir. Topikal ve sistemik antihistaminiklerle tedavi edilir.

Kronik allerjik konjonktivit

Daha çok atopik yani immün sistem disfonksiyonu olan kişilerde görülür. Kronik allerjik konjonktivit grubunda daha çok çocuklarda görülen vernal konjonktivit ve erişkin çağda izlenen atopik konjoktivit yer alır. Üst kapak konjonktivasında papillalar oluşur. Papillalar bazen büyür. Bunlara dev papilla denir. Dev papiller reaksiyon gelişirse bunların korneaya temas etmesine bağlı olarak kornea üst yarısında ülserasyon görülebilir.

Diğer non-enfeksiyöz konjonktivitler

Bu grupta görülen hastalıklar arasında Stevens-Johnson sendromu, oküler sikatrisiyel pemfigoid ve superior limbik keratokonjonktivit sayılabilir. Stevens-Johnson sendromu idiopatik, enfeksiyon veya sulfonamid/salisilik asit gibi ilaçlara sekonder olarak gelişen mukoza ve cildi tutan bir hastalıktır. Oluşan immün kompleksler ciltte hemorajik büllöz lezyonlara, konjonktivada nekroz ve skarlaşmaya neden olur. Oküler sikatrisiyel pemfigoid de benzer oküler belirtiler vardır. Hem Stevens-Johnson hem de oküler sikatrisiyel pemfigoid sonucu entropion, trikiyazis, kuru göz ve korneada skarlaşma gelişebilir. Bu durumun tedavisi güçtür. Suni göz yaşı, topikal steroid, sistemik immunosupresyon, dapson tedavisi ve göz kapağı cerrahisi gerekebilir.

Superior limbik keratokonjonktivit ise tiroid fonksiyon bozukluğu olan kişilerde görülür. Üst limbusta vaskülarizasyon ve kornea kesafeti gelişir. Şikayetler klinik olarak görülen tutuluma oranla daha fazladır. Filamenter keratit gelişir. Filamanlar, kornea epitel defektine tutunmuş mukus/epitel birikimleridir. Suni göz yaşı, topikal steroidli damlalar, asetilsistein ile tedavisi yapılır.

Konjonktivit nasıl önlenir?

Bazı konjonktivit tipleri el-göz teması ile göze bulaşmaktadır. Bu durumda kirli ellerle göz çevresine değilmemesi, gözlerin ovuşturulmaması ve kaşınmaması önemlidir. Diğer bir grup konjonktivitler ise hava yoluyla ile bulaşmaktadır. Kapalı, havasız ortamlarda mümkün olduğunca kısa süreler durulması bu bakımdan önemlidir.

Bazı konjonktivitler deniz, havuz, kaplıcalarda olduğu gibi su teması sonucu gelişmektedir. Havuzların temizliği çok önemli bir konudur. Havuzların düzenli ve uygun miktarda klorlanması gerekir. Klor miktarı ne az ne de gereğinden çok olmalıdır. Su devri yeterli olmalı ve en önemlisi havuza giren kişiler hijyen kurallarına dikkat etmelidir.

Havuzlarda göz sağlığını tehdit eden enfeksiyon kaynakları mevcuttur. Viral ve bakteriyel tipte konjonktivitler gelişebilir. Özellikle yaz aylarında güneş ışınları, toz ve polenlerin yanı sıra, sudaki klor ve bazı diğer tahriş edici maddelerin eklenmesiyle gözde alerjik tipte konjonktivitlere daha sık rastlanmaktadır. Çocukların ve aslında herkesin bu komplikasyonları dikkate alarak yüzücü gözlüğü takarak denize ve havuza girmeleri gereklidir.

Bu noktada üzerinde durulması gereken bir diğer konu da göz üzerinde kontakt lens mevcut iken suya girilmemesi gerektiğidir. Kontakt lensle suya girmek gözün iltihaplanma riskini artırır. Ayrıca lensler suda kolayca gözden çıkabilir ve kaybolabilir.